26
Mayıs 2014 günü saat 14:00'de Eczacıbaşı CEO'su Erdal Karamercan'ın toplantıya
katılanların hayatlarında yeni bir sayfa açmasına vesile olacağı görüşmenin ilk
adımını mimarinin ve estetiğin güzel bir örneği olan Kanyon Ofis binasına
atarak başladık. Muhteşem manzaranın cezbedici görünümü ve güleryüzlü, aynı
zamanda sempatik bir ekip tarafından karşılandık. Karşılamadan sonra görüşme
odasına geçtik ve insan kaynakları departmanını temsilen İlke Kılıç Hanım bizi
içtenlikle ağırladı ve güzel bir sohbetin ardından Erdal Bey görüşme odasına giriş
yaptı. Teker teker hepimizle tokalaşması, insanlara ve bireylere olan saygısını
açıklıyordu. Kendinden emin bakışları ve mizahıyla eğlenceli bir giriş oldu.
Ekibimizi temsilen Deniz arkadaşımız kulübümüz
hakkında bilgi aktardı ve genel toplantı akışından bahsetti. Bunun üzerine
Erdal bey can alıcı bir soruyla karşımıza çıktı; odadaki herkesin gerçek isteği
ileride bir gün CEO olmak mıydı? Çoğumuzun aklında yatan buydu ama Erdal bey kalbimizdeki düşünceyi merak
etmişti, acaba mantık ve kalbin gerçekten örtüşebildiği bir iş mi istiyorduk?
Sohbetimize
Erdal Bey'in kendi ağzından hayatını dinleyerek devam ettik. Bu noktaya nasıl
geldiğini, kişisel yapısını, olaylara bakış açısını ve en önemlisi dünyaya
bakış açısını öğrendik. Kendisi sosyal yaşamın, hırs ve akılcı çalışmanın
öneminden, hayatı hakkındaki aldığı kritik kararlardan ve bunların nedenlerinden
söz etti. Daha sonra Eczacıbaşı Holding'e giriş ve o dönemki koşullardan;
Türkiye'nin dış ticareti, ihracat teşvikleri, kendisinin görev aldığı farklı
departmanlar vb. önemli geçiş dönemleri hakkında sohbetimizi sürdürdük. Erdal Bey'in
aynı topluluk içerisinde uzman olmamasına karşın farklı sektörlerde çalışması
ve bu sektörlerde kendisine verilen büyük projeleri başarıyla bitirmesi kendini
geliştirmeye açık, çok yönlü, mantık çerçevesinde hareket eden ve iş bitirici
kararlar alabilen yapıda bir birey olduğunu anlamamızı sağladı.
Arkadaşımızdan
gelen "Bir ekibi yönetmek için olmazsa olmaz şey nedir?" sorusu
üzerine Erdal Bey bize çok önemli bir noktaya değinerek "Duygusal
Zeka" kavramını tanımladı. İnsandan insana fark gösteren zeka katsayısı ne
kadar önemliyse duygusal zeka da bir işteki ekip elemanlarına liderlik etmek,
onları bir arada tutmak ve verimli bir çalışma ortamı sağlamak için o kadar
önemlidir. Kendisi bize ve bu blogu
okuyan arkadaşlarımıza duygusal zeka konusu üzerine Dr.Daniel Goleman'ın ve
Acar Baltaş'ın kitaplarını ve yazılarını okumamızı şiddetle tavsiye etti. Bu
konu hakkında Erdal Bey'in referansıyla şunları söyleyebiliriz; bir ekipte veya
ikili herhangi bir ilişkide duyguları yönetebilmek ve kontrol altında
tutabilmek çok önemlidir ve insanların birbirlerini anlaması 'empati' yoluyla
gerçekleştirilebilen bir şeydir. Bu şekilde insanlar tek taraflı çıkarcılıktan
çok karşılıklı kazanç yolunu benimser ve daha verimli aynı zamanda da huzurlu
bir ortam yaratılmış olur.
Sözü geçen bir önemli olay da 'dış
motivasyon' dur. Erdal Bey'in bu konudaki yaklaşımı oldukça realist. Dış
motivasyon abartılmadan gerektiği yerde ve zamanda yapılması gereken ufak bir
destek olarak tanımlanabilir. Başka bir deyişle günlük hayattan söz edecek
olursak elde ettiğimiz her başarıdan sonra anne-babamızdan duyacağımız bir
'aferin' bizi memnun edebilir. Fakat, bunlar bizi ileride işin içinden
çıkılamayacak bir duygusal boşluğa ve tatminsizliğe sürükleyebilir çünkü
hayatta kimse bizi desteklemek zorunda değildir. İnsan kendi kendini motive
edebilmelidir ki başarıya daha koylaca ulaşabilsin ve ayakları üzerinde
durabilmelidir ki hayatını sürdürebilsin.
Eşitliğin
dağılımı konusunda çok önemli bir noktaya değinen Erdal Bey bize sosyal
sorumluluk adına kadınlara destek amaçlı oluşturulan Eczacıbaşı Kadın Voleybol
Takımı'nın toplumdaki sosyal gelişim hedeflerinin nasıl ve hangi yönde
ilerleyeceği konusunda da bilgi aktardı. Bu kapsamda kadının statüsünün
gösterilmesi, cemiyet hayatı desteği ve yaşam, öğretim, iş hayatı vb. gibi alanlarda
50-50 eşitliğin sağlanmasının öneminde bahsedildi. Erdal Bey bu ortamın
sağlanması için de pozitif ayrımcılığın yapılması gerektiğinden söz etti.
Bu
güzel sohbetin ardından Erdal Bey ve arkadaşlarımla beraber bir fotoğraf
çekildik. Çekim sırasında ve sonrasındaki kısa süreçte de Erdal Bey'in mizahıyla
ve sıcakkanlılığıyla güzel bir vakit geçirdik. Daha sonra kendisine, İlke
Hanım'a ve bu görüşmeyi gerçekleştirmemize yardımcı olanlara teşekkürlerimizi
sunarak Eczacıbaşı Holding Kanyon Ofis'ten ayrıldık.
Umut
GÖNÜLKIRMAZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder