3 Mart 2014 Pazartesi

Migros Genel Müdürü Özgür Tort ile olan Görüşmemiz

“Bugün Cuma gençler çekinmeyin sorun daha yahu” uzun zamandır bu kadar hem keyif aldığım hem bir çok gerçeğin farkına vardığım ve “başka soru yoksa, sizin de eklemek istediğiniz bir şey yoksa toplantımızı bitirebiliriz” anında nasıl bitiyor daha ya deyip 2 küsur saat geçtiğini şaşkınlıkla farkettiğim bir yurtiçi görüşmesi olmamıştı. Ama şimdi en başından anlatmaya başlamalıyım, paylaşmak istediğim bir sürü not var.

Şubatın son günü görüşmeye geç kalır mıyız kalmaz mıyız korkusuyla geç kalan servisimizle tam vaktinde Ataşehir Migros Genel Müdürlüğü önünde buluştuk. YK’larımızdan Yalım görüşmemizin anlam ve önemine uygun turuncu kravatıyla Erasmus’a gitmeden önce katılabildiği son görüşmelerden biri olan Migros’un moderatörü olmaya daha uygun olamazdı. Heyecanlı başlayan görüşmenin ilk gülümsemeli anı tabi ki Özgür Tort’un kulübümüzün ismini öğrendiği an, “Çay Sohbetleri mi? Çayımızı beğendiniz mi o zaman, Migros’uz sonuçta çayımız güzel olmalı.” demesiydi.

Görüşmemiz önce Özgür Bey’in bizlerle tanışmasıyla ardından da kendi hayat hikayesinden bahsetmesi ile samimi bir ortamla başladı. Görüşmemiz gerçekten o kadar samimi ve içtendi ki, Özgür Bey hayatında çok büyük tesadüfler ile Migros’ta başlayan iş hayatından bahsederken bazı yargılarımı yıktığını farkettiğim şu cümleyi kurdu; “planlı yaşayın elbet, planlı olmak güzel bir şeydir ancak gelecek için çok da zaman bazlı planlar yapmayın. Çünkü hayatınızı etkileyen çevre faktörleri de var ve siz bunları değiştiremezsiniz. Planlı olacağım derken hayatta karşınıza çıkan fırsatları kaçırmayın.” Ardından kendi hayatını değiştiren cümlelerden birisini paylaştı bizimle, günümüzde herkesin kullandığı moda olmuş bir kelime olan “multitasking”in müthiş bir anlatımını, “Top cambazlığını bilir misiniz, aynı anda elleriyle ve ayaklarıyla birden fazla topa hakim olabilirler, hızlı bir kariyer ve yükseliş istiyorsanız işte o top cambazları gibi olmanız ve aynı anda eş zamanlı bir çok iş yapabilmeniz gerekir.” Kariyerinde bir dönüm noktası olduğundan bahsettiği 4 yıllık Rusya deneyimi için, oradaki tecrübem Türkiye’de edinebileceğim 10 senelik bir tecrübeydi, çünkü hem baskı altındaydım hem eşim ve 6 aylık oğlumla birlikte yeni bir ülkede sıfırdan bir hayat kuruyorduk dedi. Hem bu deneyimi için, hem de Migros’larda hepimizin kesin karşılaştığı, ilk bakışta “nasıl bir şey ki şimdi bu napıyoruz ki bununla” dediği Jet Kasa’lar için kullandığı “insanın kendini kanıtlama ve kendini ‘gerçekleme’ dürtüsü hayattaki en büyük motivasyonudur” cümlesi de hayatta farkına varmadığımız bir noktayı farkettirdi, hepimiz gerçekten bize verilen görevleri ya da kendi koyduğumuz hedefleri gerçekleştirmek için motive ediyorduk kendimizi her sabah.  

Özgür Bey, Endüstri Mühendisliği’nden gelmenin de getirdiği bir bakış açısı ile, çalışanlarda 4 kritere önem gösterdiğinden bahsetti, “organizasyon yeteneği, analitik düşünebilme, iletişim kurabilme ve yaratıcılık”. Bu kriterlerin öneminden bahsederken, her insanın bu dört özelliğe aynı anda asla sahip olamayacağından ancak doğru kombinasyonlardaki insanları doğru pozisyonlarda kullandığında şirketin başarıya ulaşacağından bahsetti.

  Migros Şirketler grubu ile ilgili yaptığımız konuşmalardan öğrendiklerimiz ise, direk benim sorduğum “Süpermarket alışverişi kültürü olmayan, Pazar ya da en fazla küçük esnaf kültürü olan bir milleti nasıl süpermarket alışverişine alıştırdınız da anneannelerimiz Migros’tan ve özellikle İzmir’de Tansaş’tan başka bir yerden alışveriş yapmaz oldular?” sorusuna verdiği, “Dürüstlük. Biz onları pazarlarından ya da esnaflarından alıkoymadık ama dürüst olduk ve müşteri de dürüst olanı seçti” cevabı kadar basit, anlaşılır, açık ve netti. 
Bilmeyenler için, Migros şirketler grubu, Makro Center, Migros ve Tansaş’ı kapsıyor. Hepsi de farklı sosyo ekonomik ve kültürel özelliklere sahip kitlelere hitap eden süpermarketler ancak bu kitlelerin kendilerine özel ve birbirlerinden tamamen farklı, arzuları istekleri ve ihtiyaçları olduğunun bilincine vararak yönetimlerini sağlıyorlar. Zorluklarının pek tabii ki farkındalar ancak bu balansı iyi tuttuklarının inancındalar. Aynı zamanda yerel değerlere ve markalara önem verdiklerinden bahsettiler, İzmir’de Sakıpağa yoğurtları, Niğde’de Gazoz, Gaziantep’te Öncü Salçası sadece birkaç örnek bunlar içinde.

Migros’tan, Özgür Tort’un hayatından, ondan öğrendiklerimizden ve bize kattıklarından edindiğimiz bir çok yaşam dersiyle dolu kapalı ama güzel bir Şubat’ın son günü Cuma’sının 2 saati böyle geçti. Görüşmeyi anlatabildiğim en kısa haliyle sizleri sıkmadan kendinizi orada hissedebileceğiniz şekilde anlatmaya çalıştım, umarım başarabildim, aşağıda hayatınızı belki değiştirmeyecek ama bazı birkaç ufak noktanın inceden farkına varacağınız birkaç Özgür Tort cümlesi de bulabilirsiniz.

Özgür Tort’tan kısa kısa…
*Keyif aldığınız ve birlikte çalışmayı sevdiğiniz insanlarla ekip olun.
*Başkasının yapılamayacağını iddaa ettiği bir iş yapılabiliyorsa gidin ve yapın
*Bir işi gerçekten aldıysanız ve onu gerçekten istiyorsanız o zaman hırs da yapmalısınız. Ne kadar zor olursa olsun o iş sizin kendinizi kanıtladığınız iş olacaktır.
*Kariyerinde bazen hırslı olduğun ve hırsların arttığı zamanlar olacak. İşte o zaman doğru yerde olman gerekiyor.
*Ne kadar çok insan yönetirseniz o kadar iyi bir yönetici olursunuz
*En  düşük seviyedeki bilgi ve eğitime sahip, ancak bir işte uzmanlaşmış kişi, o işi sizden daha iyi bilir. O insana o değer verirseniz işiniz kolaylaşır. Aksi takdirde o kişiyi kaybedersiniz.
*İnsan karmaşık ve duygusal bir varlık ve hepsi de birbirinden farklı. Bazen hiç beklemediğimiz bir yerde karşınıza çıkan bir insan, hiç beklemediğiniz de bir anda hayatınızı değiştirecek bir cümle söyleyebilir ya da bir aksiyonda bulunabilir.
*Bazen çok basit bir sorunu en üst eğitim ve bilgi seviyesindeki insan değil, sadece o işin ustası çözebilir
*ve hiçbir sorun çözümsüz değildir. Karmaşık ama gerçekten çok karmaşık bir sorunun çözümü de asla zor ya da karmaşık olamaz, sorunun cevabı yine o sorunun içindedir.
*Arzulu ve öğrenmeye açık insanlar ile birlikte çalışmak lazım
*Hayat bir rekabetten ibaret. Bu rekabet ortamında arzulu insanların önleri daha açık. Bu her alanda olabilir, sadece iş ve başarmak alanında değil başka alanlarda da hissedebilirsiniz o zaman başarılı olursunuz
*Bir şirket eğer gerçekten makul bir şekilde insan/çalışan alıyorsa o zaman o ortamda düşük performans olamaz. Eğer o ortamda düşük performans varsa yönetici kendini bir gözden geçirmeli ve bir yerde hata yapıp yapmadığını kontrol etmelidir.
*Hayatta her şeyden önce insanın kendine dürüst ve adapte olması gerekir.
*Keşke işe girerken fırsatınız olsa ve yöneticinizi seçseniz. İlk iş, ilk ekip, ilk tecrübe ve özellikle ilk yöneticiniz çok önemlidir. Çünkü o ilk yönetici sizin ustanız ve rol modelinizdir. İlk tosladığınız noktada sizi kaldıracak mı, kendinizi kaldırmanızı mı bekleyecek; düştüğünüzde üstünüzü mü temizleyecek sırtınızı mı sıvazlayacak önemlidir.
*Bir şirketi sevmek kişinin “yoğurt yeme şekliyle” ilişkilidir. Herkes farklı şeylere önem verir, ben huzura önem veriyorum. Huzurun olduğu ortamda inanç ve istek de oluyor ve bu da başarıyı getiriyor. Bulunduğunuz ortamda kurduğunuz dostluklar ve bunların süreklilikleri de çok önemli
*Bir kararı verirken kararı almanızdan ve kararın ne olduğundan çok o kararı doğru anlatmanız çok önemli.
*online ortamları kullanabilmek artık günümüzde bir marifet değil olmazsa olmaz.

*İkinci bir yabancı dil için Çince öneriyorum. Çünkü dünyanın şu anki gidişatında eğer pazarlama, satış, satınalma gibi işler yapacaksanız yolunuz illa ki bir gün Çin’den geçecek.

2 yorum:

  1. Acaba ceo toplantısında hırsız lık ların üstünü nasıl kapatacak larını mı konuşuyorlar erzurum depo müdürüne de bi yardımcı olun

    YanıtlaSil