“Bugün Cuma gençler çekinmeyin sorun daha yahu” uzun
zamandır bu kadar hem keyif aldığım hem bir çok gerçeğin farkına vardığım ve
“başka soru yoksa, sizin de eklemek istediğiniz bir şey yoksa toplantımızı
bitirebiliriz” anında nasıl bitiyor daha ya deyip 2 küsur saat geçtiğini
şaşkınlıkla farkettiğim bir yurtiçi görüşmesi olmamıştı. Ama şimdi en başından
anlatmaya başlamalıyım, paylaşmak istediğim bir sürü not var.
Şubatın son günü görüşmeye geç kalır mıyız kalmaz mıyız
korkusuyla geç kalan servisimizle tam vaktinde Ataşehir Migros Genel Müdürlüğü
önünde buluştuk. YK’larımızdan Yalım görüşmemizin anlam ve önemine uygun turuncu
kravatıyla Erasmus’a gitmeden önce katılabildiği son görüşmelerden biri olan
Migros’un moderatörü olmaya daha uygun olamazdı. Heyecanlı başlayan görüşmenin
ilk gülümsemeli anı tabi ki Özgür Tort’un kulübümüzün ismini öğrendiği an, “Çay
Sohbetleri mi? Çayımızı beğendiniz mi o zaman, Migros’uz sonuçta çayımız güzel
olmalı.” demesiydi.
Görüşmemiz önce Özgür Bey’in bizlerle tanışmasıyla ardından
da kendi hayat hikayesinden bahsetmesi ile samimi bir ortamla başladı.
Görüşmemiz gerçekten o kadar samimi ve içtendi ki, Özgür Bey hayatında çok
büyük tesadüfler ile Migros’ta başlayan iş hayatından bahsederken bazı
yargılarımı yıktığını farkettiğim şu cümleyi kurdu; “planlı yaşayın elbet,
planlı olmak güzel bir şeydir ancak gelecek için çok da zaman bazlı planlar
yapmayın. Çünkü hayatınızı etkileyen çevre faktörleri de var ve siz bunları
değiştiremezsiniz. Planlı olacağım derken hayatta karşınıza çıkan fırsatları
kaçırmayın.” Ardından kendi hayatını değiştiren cümlelerden birisini paylaştı
bizimle, günümüzde herkesin kullandığı moda olmuş bir kelime olan “multitasking”in
müthiş bir anlatımını, “Top cambazlığını bilir misiniz, aynı anda elleriyle ve
ayaklarıyla birden fazla topa hakim olabilirler, hızlı bir kariyer ve yükseliş
istiyorsanız işte o top cambazları gibi olmanız ve aynı anda eş zamanlı bir çok
iş yapabilmeniz gerekir.” Kariyerinde bir dönüm noktası olduğundan bahsettiği 4
yıllık Rusya deneyimi için, oradaki tecrübem Türkiye’de edinebileceğim 10
senelik bir tecrübeydi, çünkü hem baskı altındaydım hem eşim ve 6 aylık oğlumla
birlikte yeni bir ülkede sıfırdan bir hayat kuruyorduk dedi. Hem bu deneyimi
için, hem de Migros’larda hepimizin kesin karşılaştığı, ilk bakışta “nasıl bir
şey ki şimdi bu napıyoruz ki bununla” dediği Jet Kasa’lar için kullandığı
“insanın kendini kanıtlama ve kendini ‘gerçekleme’ dürtüsü hayattaki en büyük
motivasyonudur” cümlesi de hayatta farkına varmadığımız bir noktayı
farkettirdi, hepimiz gerçekten bize verilen görevleri ya da kendi koyduğumuz hedefleri
gerçekleştirmek için motive ediyorduk kendimizi her sabah.
Özgür Bey, Endüstri Mühendisliği’nden gelmenin de getirdiği
bir bakış açısı ile, çalışanlarda 4 kritere önem gösterdiğinden bahsetti,
“organizasyon yeteneği, analitik düşünebilme, iletişim kurabilme ve
yaratıcılık”. Bu kriterlerin öneminden bahsederken, her insanın bu dört
özelliğe aynı anda asla sahip olamayacağından ancak doğru kombinasyonlardaki
insanları doğru pozisyonlarda kullandığında şirketin başarıya ulaşacağından
bahsetti.
Migros Şirketler grubu ile ilgili yaptığımız
konuşmalardan öğrendiklerimiz ise, direk benim sorduğum “Süpermarket alışverişi
kültürü olmayan, Pazar ya da en fazla küçük esnaf kültürü olan bir milleti
nasıl süpermarket alışverişine alıştırdınız da anneannelerimiz Migros’tan ve
özellikle İzmir’de Tansaş’tan başka bir yerden alışveriş yapmaz oldular?”
sorusuna verdiği, “Dürüstlük. Biz onları pazarlarından ya da esnaflarından
alıkoymadık ama dürüst olduk ve müşteri de dürüst olanı seçti” cevabı kadar
basit, anlaşılır, açık ve netti.
Bilmeyenler için, Migros şirketler grubu,
Makro Center, Migros ve Tansaş’ı kapsıyor. Hepsi de farklı sosyo ekonomik ve
kültürel özelliklere sahip kitlelere hitap eden süpermarketler ancak bu
kitlelerin kendilerine özel ve birbirlerinden tamamen farklı, arzuları
istekleri ve ihtiyaçları olduğunun bilincine vararak yönetimlerini sağlıyorlar.
Zorluklarının pek tabii ki farkındalar ancak bu balansı iyi tuttuklarının
inancındalar. Aynı zamanda yerel değerlere ve markalara önem verdiklerinden
bahsettiler, İzmir’de Sakıpağa yoğurtları, Niğde’de Gazoz, Gaziantep’te Öncü
Salçası sadece birkaç örnek bunlar içinde.
Migros’tan, Özgür Tort’un hayatından, ondan
öğrendiklerimizden ve bize kattıklarından edindiğimiz bir çok yaşam dersiyle
dolu kapalı ama güzel bir Şubat’ın son günü Cuma’sının 2 saati böyle geçti. Görüşmeyi
anlatabildiğim en kısa haliyle sizleri sıkmadan kendinizi orada
hissedebileceğiniz şekilde anlatmaya çalıştım, umarım başarabildim, aşağıda
hayatınızı belki değiştirmeyecek ama bazı birkaç ufak noktanın inceden farkına
varacağınız birkaç Özgür Tort cümlesi de bulabilirsiniz.
Özgür Tort’tan kısa kısa…
*Keyif aldığınız ve birlikte çalışmayı sevdiğiniz insanlarla
ekip olun.
*Başkasının yapılamayacağını iddaa ettiği bir iş
yapılabiliyorsa gidin ve yapın
*Bir işi gerçekten aldıysanız ve onu gerçekten istiyorsanız
o zaman hırs da yapmalısınız. Ne kadar zor olursa olsun o iş sizin kendinizi
kanıtladığınız iş olacaktır.
*Kariyerinde bazen hırslı olduğun ve hırsların arttığı
zamanlar olacak. İşte o zaman doğru yerde olman gerekiyor.
*Ne kadar çok insan yönetirseniz o kadar iyi bir yönetici
olursunuz
*En düşük seviyedeki
bilgi ve eğitime sahip, ancak bir işte uzmanlaşmış kişi, o işi sizden daha iyi
bilir. O insana o değer verirseniz işiniz kolaylaşır. Aksi takdirde o kişiyi
kaybedersiniz.
*İnsan karmaşık ve duygusal bir varlık ve hepsi de
birbirinden farklı. Bazen hiç beklemediğimiz bir yerde karşınıza çıkan bir
insan, hiç beklemediğiniz de bir anda hayatınızı değiştirecek bir cümle söyleyebilir
ya da bir aksiyonda bulunabilir.
*Bazen çok basit bir sorunu en üst eğitim ve bilgi
seviyesindeki insan değil, sadece o işin ustası çözebilir
*ve hiçbir sorun çözümsüz değildir. Karmaşık ama gerçekten
çok karmaşık bir sorunun çözümü de asla zor ya da karmaşık olamaz, sorunun
cevabı yine o sorunun içindedir.
*Arzulu ve öğrenmeye açık insanlar ile birlikte çalışmak
lazım
*Hayat bir rekabetten ibaret. Bu rekabet ortamında arzulu
insanların önleri daha açık. Bu her alanda olabilir, sadece iş ve başarmak
alanında değil başka alanlarda da hissedebilirsiniz o zaman başarılı olursunuz
*Bir şirket eğer gerçekten makul bir şekilde insan/çalışan
alıyorsa o zaman o ortamda düşük performans olamaz. Eğer o ortamda düşük
performans varsa yönetici kendini bir gözden geçirmeli ve bir yerde hata yapıp
yapmadığını kontrol etmelidir.
*Hayatta her şeyden önce insanın kendine dürüst ve adapte
olması gerekir.
*Keşke işe girerken fırsatınız olsa ve yöneticinizi
seçseniz. İlk iş, ilk ekip, ilk tecrübe ve özellikle ilk yöneticiniz çok
önemlidir. Çünkü o ilk yönetici sizin ustanız ve rol modelinizdir. İlk
tosladığınız noktada sizi kaldıracak mı, kendinizi kaldırmanızı mı bekleyecek;
düştüğünüzde üstünüzü mü temizleyecek sırtınızı mı sıvazlayacak önemlidir.
*Bir şirketi sevmek kişinin “yoğurt yeme şekliyle”
ilişkilidir. Herkes farklı şeylere önem verir, ben huzura önem veriyorum.
Huzurun olduğu ortamda inanç ve istek de oluyor ve bu da başarıyı getiriyor.
Bulunduğunuz ortamda kurduğunuz dostluklar ve bunların süreklilikleri de çok
önemli
*Bir kararı verirken kararı almanızdan ve kararın ne
olduğundan çok o kararı doğru anlatmanız çok önemli.
*online ortamları kullanabilmek artık günümüzde bir marifet
değil olmazsa olmaz.
*İkinci bir yabancı dil için Çince öneriyorum. Çünkü dünyanın
şu anki gidişatında eğer pazarlama, satış, satınalma gibi işler yapacaksanız
yolunuz illa ki bir gün Çin’den geçecek.
Deniz Görcaner yazdı :)
YanıtlaSilAcaba ceo toplantısında hırsız lık ların üstünü nasıl kapatacak larını mı konuşuyorlar erzurum depo müdürüne de bi yardımcı olun
YanıtlaSil